10.5 C
Almanya
Cuma, Mart 29, 2024

Vejdi Karanki ile 5N 1 Kitap

Arzu Dinçer

Merhaba 5N 1Kitap okuyucuları,

Bugün konuğumuz işletme alanında üniversite eğitimini tamamlayıp kişisel gelişim kursları ile de yaşam boyu eğitim yolculuğunu devam ettirmiş bununla da yetinmeyip aldığı eğitimlerden yola çıkarak derlemiş ve 2016 yılında okuyucusu ile buluşturduğu “Farkındalık Mucizelerini Yaşamak’’ kitabı ile edebiyat dünyasına dâhil olmuş olan Vejdi KARANKİ.

Ünlü Filozof Eflatun “Her şeyin en mühim noktası, başlangıcıdır” sözünde olduğu gibi farkındalık ve durağanlıktan vazgeçerek ister başlangıç isterse bitişin ardından gelecek yep yeni bir başlangıca nasıl geçileceği yönünde almış olduğu eğitimleri ve deneyimlerini 2017 yılında yayınlattığı ikinci kitabı “Korkulara Elveda” ile okuyucularına sunmuştur.

“Kişisel Gelişim” ve “Yaşam Koçluğu” gibi rehber kitap yazarlarının oldukça çoğaldığı günümüzde kendisine okurlarının gittikçe çoğalmasını diliyor, yeni kitaplarında 5N 1Kitap konuğumuz olmasından mutluluk duyacağımızı bildiriyoruz.

Ve sevgili kitap aşıkları umarım sizler de yazarlarımızı kendi aktarımlarından tanımayı; Yeni yazarlarla birlikte yeni kitaplarla da tanışma fırsatı bulmanın güzelliğini okumaya daha çok vakit ayırarak değerlendirebiliyorsunuzdur.

 

Küçük bir hatırlatma; Konuk yazarımız Vejdi KARANKİ, 18 Mart 2018 Pazar günü Bursa Kitap Fuarında, Yitik Ülke Yayınları standında kitaplarınızı imzalıyor olacak, imkanı olan tüm kitap aşıklarını fuarlara bekliyoruz.

Sevgi ve saygılarımla,
Arzu DİNÇER

Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?

VEJDİ KARANKİ – 1960 yılında Yalova’da doğdu. 1981 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesinde, işletme üzerine lisans eğitimini tamamladı. 1984 yılında başladığı bankacılık ve eğitimcilik serüveninde; otuz yıl süreyle, Türkiye İş Bankası A.Ş. Genel Müdürlük ve çeşitli şubelerinde dış ticaret uzmanı olarak ve yine aynı bankanın Eğitim Müdürlüğü (1999-2014 yıllarında) ile Banka Ve Sigorta İşçileri Sendikası bünyesinde ( 1997-2007 yıllarında) on yedi yıl dış ticaret eğitmeni olarak görev yaptı.

Otuz yıllık bankacılık kariyerini 2014 yılında emekli olup sonlandırdı. Bu defa T.C. Milli Eğitim Bakanlığı – Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü ile Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde ve Yaşam Koçu Cenk Sabuncuoğlu/Yeni Yaşam Okulunda Nöro Linguistik Programlama (NLP) destekli ve Milli Eğitim Bakanlığı müfredatla kişisel gelişim, iş ve sosyal hayatta iletişim ve de yaşam koçluğu hususlarında iki yıla yakın bir süre çeşitli eğitimler aldı.
Halen dış ticaret ve kişisel gelişim konuları üzerinde eğitmen ve danışman olarak görev yapmaktadır.

NE ZAMAN?

Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?

VEJDİ KARANKİ – Yazmış olduğum ilk kitap, bendeki değişimi dönüşümü içeren günlüklerimin ve bu konularda almış olduğum eğitimlerdeki ders notlarımın kitap haline getirilerek, bilgilerimi herkesle paylaşma kararı 2009 da oluştu ve ilk kitabım “Farkındalık Mucizelerini Yaşamak’’ ancak 2016 yılında derlenip yayımlanabildi. 20 Ekim 2017 tarihinde yayımlanan ikinci kitabım’’ Korkulara Elveda’’ da kendi yaşanmışlıklarımdan yola çıkarak hazırlanmış ve yazılmıştır.

NE?

Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?

VEJDİ KARANKİ – Düşünce gücünü kullanma, tekâmüle ulaşma ve farkındalıkla yaşama sanatının öğretildiği başucu kitaplarıdır.

NEREDE?

Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?

VEJDİ KARANKİ – Kişisel gelişim ve sosyal hayatta iletişimde psikolojik ve sosyolojik olarak destek verici.

NASIL?

Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?

VEJDİ KARANKİ – Okur üzerinde istenilen duyguyu uyandırmak için doğru bir lisan ve doğru kelimeler kullanılmalıdır. Olayların içinde yaşıyor gibi yazarak okuyucuyu da aynı ruh haline sürükleyebilmek ve yazılan yazıda mümkünse okuyucunun beş duyusunu da harekete geçirmek gerekir.

NEDEN?

Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?

VEJDİ KARANKİ – Kitaplarımda gerçek yaşanmışlıklar anlaşılabilir bir lisan ile yazılmıştır. Okuyucu, bu anlatılan yaşanmış olayların içinde kendisini bulup, kendi yaşamındaki değişim dönüşüm için kitapları rahatlıkla başucu kitabı gibi kullanacaktır.
Hayat bize yol ayrımları sunar ve her bir yol ayrımı, başka bir senaryonun yazıldığı yerdir. Her senaryo özgün ve her yol eşsizdir. Bu yüzden doğru ya da yanlış yol yoktur yaşam yolculuğunda. Bazı yollara verilmiş bazı anlamlar vardır ve işte bu anlamlar, hayatı hayat yapan ayrıntılardır. Eğer hayatımızda bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, ya bir şeylere son vermeli ya da bir şeylere başlamalıyız. Değişim bir seçimdir ve seçmek, farkındalıkla vazgeçebilmektir. Değişim, hem bir şeylerin başlangıcı hem de sonudur. Her seçim bir vazgeçiştir ve bu vazgeçişler başka bir kucaklaşmanın ilk adımlarıdır.

Eğer kim olduğumuzu ve gerçekten ne istediğimizi bilmiyorsak, yaşantımızda önümüze çıkanları fark edemez ve değerlendiremeyiz. Her şey, bizim mümkün olduğunca gelişimimizi sağlamak ve gerçek gücümüzü kazanmak için mükemmel bir uyumla hazırlanmıştır. Yeter ki farkındalığımızı yaşayalım ve hayattan ders çıkartmayı becerebilelim. O zaman hayat bizi olmamız gereken yere götürecektir. Vejdi Karanki, Farkındalık Mucizelerini Yaşamak’ta sizi mutlu bir içsel değişim yolculuğuna davet ediyor.

(Tanıtım Bülteninden)
#YitikÜlkeYayınları

 

Aslında hepimiz korkunun psikolojik bir kaynak olduğunu biliriz. O ani bir tehlikeyle ilişkili değildir. Korku; huzursuzluk, endişe, sinirlilik, gerilim veya fobi gibi durumlarda gelişir. Korkular, şu an yaşanan bir şeyden değil, geçmişte bilinçaltına kaydedilmiş duygu ve düşüncelerden kaynaklanır.

Korkunun temel nedeni belirsizliktir. Genel olarak baktığımızda, korkuya yenilenlerin çoğunluğunun, karşılaştıkları sorunun niteliğini tam olarak çözemeyenler olduğunu görürüz. Aslında, bilmediğimiz bir konu olduğu için korkunun kendisinden korkuyoruz.
Bizim için korkuyu yenmenin anlamı, yapamayacağımızı sandığımız şeyi yaparak başarılı olmaktır. İçimizdeki korku duygusu ne kadar güçlü olursa olsun, onun üstesinden gelebilir ve onu yenebiliriz. Korku aklımızdadır ve aklımızı eğiterek kendimizi doğru şekilde yönetebiliriz. Yeni bir yaşam bizi bekliyor. Sakin olun: Korkulara elveda demenin vakti geldi…

(Tanıtım Bülteninden)
#YitikÜlkeYayınları

DUYGUSALLIK KONTROL ALTINA ALINABİLİR Mİ?

Halk arasında bilinen çok yanlış bir inanış vardır. Çok duygusal olmak her nedense makbul bilinir. Hatta olaylara duygusal davranmayıp soğukkanlı olanlara da ‘’duygusuz’’ diye ön yargılı davranılır. Oysa duygusallık siyahsa akılda beyazdır. Yani birbirlerine tam zıttır. Bir insan olaylara duygusal baktığında akılcı düşünemez, doğru karar vermez, gerekli tedbirleri alamaz. Attığı her adım daha da üzülmesine, olayların içinden çıkamamasına neden olur. Her şeyden önemlisi bu duygusallık bedenine çok ciddi problemler verir. Kalp rahatsızlıklarının, akciğer ve karaciğer rahatsızlıklarının temel sebeplerinden biridir üzüntü. Derin üzüntü duymak ve sürekli üzüntülü yaşamak insanda duygusallığın getirdiği ve stres, depresyon gibi bir çeşit psikolojik rahatsızlık boyutuna ve fiziksel rahatsızlıklara dönüşe bir süreçtir.
1986 yılında Amerika’da 44 yaşında bir kadın, göğsünden sol koluna doğru yayılan yoğun bir ağrı şikâyetiyle Massachusetts Hastanesinin acil servise kaldırılmış. Kadının belirtilere göre herhangi bir kalp ve damar rahatsızlığı olmadığı saptanmış. Muayene yapan doktorlar, Thomas Ryan ve John Fallon, kalp kaslarındaki bu arızanın kaynağının fizyolojik değil duygusal nedenlere bağlı olduğu hususunda ortak kanaate varmışlar. Nitekim kadına sorduklarında; kadın, hastalanmadan birkaç saat önce 17 yaşındaki oğlunun intihar haberini aldığını ve buna çok üzüldüğünü, söylemiş.
Şimdi bazılarınız belki bu olayın çok doğal olduğunu söyleyeceksiniz ama işte burada çözümlenmesi gereken asıl problemin duygusallığın zaaf haline dönüşmüş olmasıdır. Yaşayan hiç bir insan duygusallığa kesinlikle son veremez. Duygusallığa son vermeleri onların yeryüzündeki canlı hayatını sürdürmelerinin sona ermiş olması demektir. Kesinlikle duygusallıktan kurtulamazlar. Duygusallık, kendisinden kurtulunması gereken bir eksiklik ya da silkilip atılan bir şey değildir. Duygusallık kontrol altına alınması gereken bir haldir. Yani her olaya hemen üzüntüyle depresif yaklaşmadan kontrolü sağlayarak, soğukkanlı olunması gereken bir durumdur. Burada anlatmak istediğim duygusallık, yani kendisinden kurtulmak istenen duygusallık, insanı kontrol altına almış olan ‘’duygusallık’’ tır. İşte zayıflık, eksiklik, yani zaaf budur. Tıpkı öfkeleri, nefretleri, kıskançlıkları, intikam duyguları gibi üzüntüler de kontrol altına alınamazsa artık bir zaaf haline gelir. Bu durum ise insanın tekâmül hızını azaltıp, atalete götürücü konsantrasyonlara neden olur.
Peki, ne yapmak gerekir? Bazı düşünürler, bazı bilginler, olayla olay olmamayı tavsiye eder. Mümkün olduğu kadar soğukkanlı olarak olayların dışında kalmayı önerirler. Yani, ‘’ Bakın, görün ama gözünüz yaşarmasın; seyredin, kaydedin, bilgiyi alarak tasnif edin, fakat hiçbir zaman olayla olay olmayın; olayla kendinizi özdeşleştirmeyin,’’ derler. Çünkü özdeşleştirdiğimiz zaman zaafa düşüyoruz, o duygusal hayatın kontrolü altına giriyoruz. Ama olaylarla özdeşleşmezsek, biz onu devamlı kontrol altında tutarız. Tekâmül sahibi insan, ıstırabı varsa onun manevi güçle içsel hafifletme yoluna gider, olayla özdeşleşmeden, yani o duygusal hayatı uzun zaman sürdürmeden, kendi haline şükür ve yaşadıklarına sabır ile yaklaşır.
Hazreti Ali (r.a) ‘nin ifade ettiği üzere: hiçbir dert, dünyaya gelirken beraberimizde gelmedi, bizimle beraber de gitmeyecek…
Üzüntü ve kederden uzak farkındalıkla, huzur ve mutluluk içinde kalın.

Vejdi Karanki

Son Haberler

İlgili Haberler