3.4 C
Almanya
Perşembe, Nisan 25, 2024

Türkiye alarm veriyor

Son günlerin ekonomi gündemi, uzun zamandır iyileşti, iyileşiyor gibisinden temelsiz tartışmalarla görmezden gelinen cari açık oldu. Cari açığın uzun bir aradan sonra, tekrardan bizim piyasacıların diline düşmesinin nedeni ise daha üst rütbeli yani oyun kurucu piyasacıların bu konuya el atmış olması.

avrupa-para

Konuyla ilgili ilk açıklama, Bank of America Merrill Lynch’den geldi. BofAML analistleri, hazırladıkları raporda, Türk ekonomisinin yüksek cari açığa neden olan, dış borca dayalı büyüme modelinin, ABD Merkez Bankası (FED) in piyasadaki dolar miktarını azaltacak ve faizleri artıracak olması nedeniyle, artık daha fazla sürdürülemez olduğunu belirttiler. Sürdürülemez derken, böyle giderse Yunanistan’dan beter olur, uluslararası sisteme olan borçlarını ödeyemez duruma düşersiniz demek istiyorlar. (http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1811661-bofaml-turkiyenin-ekonomik-modeli-surdurulemez)

İkinci açıklama, piyasanın bir diğer ağır abisi, Citigroup’tan geldi. Citigroup Londra Ofisinden Luis Costa’ya göre; piyasalar, Türk Lirası riskine karşı aşırı kayıtsız davranıyor. Sırf ortalamadan daha yüksek faiz almak için, düşük faiz gideri olan bir para cinsinden borçlanarak, cari açıktaki artışı ve borçlanmanın niteliğindeki bozulmayı görmezden gelerek, yüksek faiz getirisi vaat eden TL enstrümanlara (hisse senedi, vb.) para yatırıyorlar. Costa’ya göre bu gidişin sonu iyi değil.

(http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1811803-citigroup-piyasalar-tl-riskine-asiri-kayitsiz)

Çarşamba günü gelen son açıklamanın kaynağı ise dünyanın en büyük özel bankası kabul edilen İsviçre merkezli UBS oldu. UBS uzmanları tarafından hazırlanan raporda; “Gelirlerin Çin’den etkilendiği, hisse senedi fiyatlarının büyük ölçüde ABD faizlerine bağlı şekilde hareket ettiği piyasalardan uzak durmak istiyoruz” denilerek, dış borç ve cari açığın yarattığı kırılganlığa vurgu yapıldı.

türkiye_ekonomisi

KIRILGAN BEŞLİ

Gelişen ülke para birimlerinin ciddi değer kaybına karşılık rekabet gücünde ciddi bir artış gözlemlenmediği tespitine de yer verilen raporda, Türkiye’nin yanı sıra kırılgan beşlinin diğer üç üyesi olan Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika riskli olarak addediliyor. Söylenmek istenilen, ekonomisi, kontrol edemeyeceği dış dinamiklere bağımlı hale gelmiş piyasalardan uzak durmak istiyoruz. (http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1811878-kirilgan-5linin-4une-uyari)

12 Temmuz’da açıklanan Cari Açık rakamları, bu yazıların boşa yazılmadığını ortaya koyar nitelikte geldi. Merkez Bankasınca yayınlanan Mayıs ayı Ödemeler Dengesi rakamlarına göre; Mayıs 2015’de 3.99 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açık, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,4 artmış, ilk 5 aydaki cari açık 18.5 milyar, 12 aylık cari işlemler açığı 44.6 milyar ABD dolarına yükselmiş durumda. Net hata noksan kaleminden, ilk 5 ayda ülkeye giren kaynağı bizler için belirsiz 8.8 milyar dolar olmasa, bu açığın çok daha yüksek olacağını özellikle belirtmekte yarar var. (http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/30cdfd52-aa34-40ce-8b57-4ef53e322ce4/odemelerdengesi.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=30cdfd52-aa34-40ce-8b57-4ef53e322ce4)

Cari açıkta durum bu. Ortada pek de şaşılacak bir durum yok aslında. Şaşılacak olan şey, senelerdir kazancından çok daha fazla harcayan ekonomimizi öve öve bitiremeyenlerin bu gün bu işi sorun olarak ortaya koyuyor olmaları.

Bunun ne denini doğru değerlendirebilmek için, öncelikle “cari açık” denen şeyin ne olduğunu bir kez daha hatırlamakta yarar var. En basit anlatımıyla, cari açık; bir ülkenin kazandığından çok harcamasıdır diyebiliriz.

Esas olarak, üç ana kalemden oluşur. Birinci kalem, “dış ticaret dengesi” yani ithalat ve ihracatınız arasındaki fark. İkinci kalem, “hizmetle dengesi” yani, turizm, sigortacılık vb. hizmetler yoluyla harcanan ve kazanılan döviz arasındaki fark. Üçüncü kalemi ise doğrudan gelir dengesi yani yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkeye gönderdiği ya da bizim ülkemizde çalışan yabancıların ülkelerine transfer ettiği paralar, uluslararası hibeler, doğrudan yatırımlar, bedelli askerlik vb. yollarla ülkeye giren ve çıkan döviz miktarları arasındaki fark. Bir de “net hata noksan” kalemi vardır ki, diğer üç kategoriye girmeyen döviz giriş ve çıkışlarını gösterir ve bu kalemin ağırlığı, bizde başka hiçbir ülkede olmadığı kadar yüksektir her nedense.

(http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TCMB+TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Odemeler+Dengesi+ve+Ilgili+Istatistikler/Odemeler+Dengesi+Istatistikleri/Yontemsel+Aciklama)

OSMANLININ SON DÖNEMİ

Sonuç olarak, bu kalemler altında kazandığınız döviz, harcadığınız dövizden fazla ise ülke olarak cari fazlanız, harcadığınız döviz kazandığınızdan fazlaysa cari açığınız söz konusu demektir ve bu haliyle aile bütçesinden de pek farkı yoktur.

Kazandığınızdan fazla harcarsanız, öncelikle bu açığınızı “geleneksel bayram kredileri” ile karşılar, aldığınız kredilerin taksiti, bütçenizdeki açığı daha da artırdığı için bir süre sonra, bankaların sırf sizin mutluluğunuz için gündeme getirdiği geleneksel yılbaşı, yılsonu, vb. isimli kredilere yönelmek, borcunuzu borçla kapatmak zorunda kalırsınız.

En sonunda bankalar sizi geleneksel kredi alamaz ilan edecektir ki, bu noktada ya tefeciye düşecek ya da iflasınızı ilan edeceksiniz ki, her iki seçenekte de varınızı yoğunuzu kaybedersiniz.

Ülkeler için ise bu durum, Osmanlının son döneminde olduğu gibi ekonomik ve siyasi bağımsızlığınızı kaybetmek anlamına gelecektir ki konunun vatandaşın yaşamıyla ilgisi de tam bu noktada ortaya çıkar.

Faturayı her zaman sıradan vatandaş öder.

Ahmet Müfit

Odatv.com

Son Haberler

İlgili Haberler