Türk genci Mustafa Alptuğ Sözen‘in yaşamını yitirdiği, birisi çalıştığı kişi olmak üzere iki kişinin de yaralandığı tren kazasının neden olduğu tartışmalar sürüyor.
Mustafa Alptuğ Sözen‘in acılı yakınlarının, güvenlik ve uyarı önlemlerinin yetersizliğine eleştirilerine o bölgede yaşayan Türkler de katılıyor. Kazanının meydana geldiği Ostend mahallesinde yaşayan Halil Kapçak bu durumu şöyle değerlendiriyor: „Ben de hergün trenle işe gidip, geliyorum. Bu istesyonda kesinlikle güvenlik önlemleri yok. Eğer önlemler ve işleyen uyarı sistemleri olsaydı böyle bir kaza olmazdı. Belediye ve demiryolları görevini yapmadığı için, hayat kurtarma işi 17 yaşındaki bir çocuğa kaldı. Çok üzgünüz.“
Kaza günü istisnai olarak işe arabayla gittiğini belirten Kapçak, „Eğer hergünkü gibi trenle gitseydim, tam o saatlerde ben de bu istasyonda olacak, belki de bu feci kazaya bizzat tanık olacaktım“ dedi.
Demiryollarının her yıl haftalarca bu istasyonu kapatıp, sözümona modernize çalışmaları yaptığını belirten Kapçak, „Ama görülüyor ki en önemli konuda yani güvenlik konusunda birşey yapılmamış. Orada en azından her 2-3 metrede bir alarm düğmelerinin olması gerekiyor“ diye konuştu.
Avrupa Merkez Bankası‘nın bu bölgeye taşınmasından sonra mahallenin büyük dönüşüm geçirdiğini vurgulayan Kapçak şöyle devam etti: „Burada barlar, lokaller çoğaldı. Doğal olarak bu istasyonu kullanan alkollü insanların sayısı da. Mahalle canlandı, ancak hergün binlerce insanın kullandığı bu istasyonun güvenliği için bir şey yapılmadı. Güvenlik kameraları bile yok. Çocuk arabasıyla trene binmek isteyen kadınların, tek başına istasyona inmesi mümkün değil. Tamam onlara el atıp, yardımla aşağıya inmenlerine yardım edebiliyoruz. Ama sakat arabasıyla gelenlerin hiç şansı yok. Bu istasyonu defalarca haftalarca kapattılar. O çalışmalara harcanan paranın bir bölümü bunlara ve güvenlik önlemlerine ayrılamalıydı.“
Demiryolu uyarısı havada kaldı
Bu arada hem kent içi ulaşımın bağlı olduğu kurumlardan, hem polisten ve hem de Alman Demiryolları‘ndan yapılan açıklamalarda, benzer durumlarda tren yoluna düşen ya da atlayan kişileri kurtarmak için raylara atlanmaması, gelen trenlerin sürücülerinin dikkatini çekebilecek alarm sistemlerinin devreye sokulması uyarıları yapıldı. Ancak kazanın meydana geldiği istasyonda bu sistemler olmadığı için sözkonusu uyarılar havada kalıyor.
Olayın bir diğer boyutu da metro ağlarının bağlı olduğu kurumlar. Frankfurt Belediyesi‘nin kontrolünde olan metro ağındaki (U-Bahn) güvenlik önlemlerinin genel olarak yeterli görülüyor. Ancak kazanın meydana geldiği metro hattı (S-Bahn) ise Alman Demiryolları‘nın (DB) kontrolünde ve bu hatlardaki önlemlerin öteden beri yetersiz ve yavaş olarak değerlendiriliyor. Bu duruma dikkat çeken yerel politikacılar, „Kent içinde belediyeye ait U-Bahn hatlarında yeterli uyarı sistemleri var. Ancak aynı kent içindeki, bu U-Bahn istasyonlarının hemen yanındaki S-Bahn istasyonlarındaki uyarı sistemleri ise yetersiz. Bu durum kabul edilemez.“ eleştirisinde bulunuyor.
Yardım etmek yerine telefonla video çekmişler
Frankfurt‘taki kazayla Mustafa Alptuğ Sözen‘in ailesinin sosyal medyada olayla ilgili paylaşımlara ilişkin eleştiriler de gündemde. Tren istasyonunda güvenlik kameraları olmadığı için kazanın olduğu ana ilişkin görüntüler yok. Ancak kazanın ardından raylar üzerindeki kurbanların görüntülerinin sosyal medyada paylaşıldığını hatırlatan yakınları, „Demek ki o anda istasyonda başka kişiler de vardı. Bu insanlar raylar üzerindeki insanlara yardıma koşacaklarına, telefonlarıyla çekim yapıp, paylaşmayı tercih etmişler. Yardım etselerdi evladımız belki de şimdi hayatta olacaktı“ diyerek isyanlarını dile getiriyor.
Kahraman gencin yakınlarının bir diğer eleştirisi de kazadan sonra yapılan paylaşımlarla ilgili. İlk anlarda olayı bir gencin tren rayları üzerindeki cesaret denemesi olarak değerlendirip, eleştirel paylaşım yapanlar, kazanın gerçek boyutlarının öğrenilmesinin ardından ortadan kayboldu. Onların yerini aileye yönelik taziyeler ve Alptuğ’un kahramanlığını öven paylaşımlar aldı… (gk)