5.1 C
Almanya
Cuma, Nisan 19, 2024

Kadınlar sokakta olacak

Müftülere resmi nikah yetkisi vermeyi öngören Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda değişiklik yasa tasarısı 2 Ekim’de Meclis’e gelecek. “Müftülük yasası”ndan ayrı olarak, içinde kadınlara yönelik pek çok tehdit barındıran başka bir yasa tasarısı ise Mağdur Hakları Yasa Tasarısı. Ankara Kadın Platformu, bir basın toplantısı düzenleyerek bu iki yasa tasarısının içeriğini ve kadınların tasarılara neden karşı olduğunu anlattı. “Bu yasalar böyle geçmez” diyen Ankara Kadın Platformu, 1-2 Ekim’de kadınların tasarıya karşı sokağa çıkacağını duyurdu.

“Kadınların hiçbir sorununa çözüm olmayacak”

Kadınlar, tasarının AKP’nin iddia ettiğinin aksine kadınların hiçbir sorununa çözüm olmayacağını şu ifadelerle anlattı: “Müftülere verilen nikah kıyma yetkisinin %40 oranlara ulaşan ensest vakalarına, çok eşli evliliklere, kadına yönelik şiddet sonrası elini kolunu sallayarak gezen zanlılara karşı hiçbir çözüm olmayacağı aksine mevcut baskı ve istismarı arttıracağı bizler açısından çok nettir. Bu düzenlemeler bir ihtiyaca cevap vermediği gibi, inancı, düşüncesi mevkisi ne olursa olsun kadınların mevcut hiçbir sorununa da çözüm olmayacaktır. Düzenlemenin vaat ettiği daha güvencesiz, daha yoksul ve daha az özerk kadınlardır.”

1 Ekim’de Sakarya Medyanı, 2 Ekim’de Meclis

“Bize sorulmadan yapılan, ihtiyaçlarımızı taleplerimizi ve mücadelemizi görmezden gelen yasa tasarılarını kabul etmiyoruz. 1 ve 2 Ekim’de sokaklarda olacağız” diyen kadınlar, 1 Ekim saat 15.00’da Sakarya Meydanı’nda, 2 Ekim’de ise saat 10.00’da Meclis önünde olacaklarını ve hayatlarına sahip çıkacaklarını duyurdular. Tasarının Meclis’ten geçmesini engellemek için, tüm kadınları bir arada olmaya ve ses çıkarmaya davet ettiler.

Kadınlar bugüne kadar tasarıya karşı sokak sokak dolaşarak tasarısının içeriği hakkında bilgilendirme yaparak Meclis’in açıldığı gün olan 2 Ekim’e hazırlandı. Meclis açılmadan önce de, tasarıya karşı direnen kadın milletvekilleri de 1 Ekim’de Sakarya Meydanı’nda olacak.

Anakara Kadın Platformu’nun basın açıklaması şöyle:

Temmuz ayının son haftasında İçişleri Bakanlığı TBMM Başkanlığı’na “Nüfus Hizmetleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı sundu.
 
Müftülük yasası olarak bilinen tasarıyı kadınların haklarına yönelik bir saldırı olarak görüyor ve bu yasalar böyle geçmez diyoruz.
 
Sadece ağustos ayında erkekler tarafından; 27 kadın öldürülmüş, 26 çocuk istismara uğramış, 35 kadına cinsel şiddet uygulanmışken, iktidarın kadınların var olan haklarına saldırılarını hızlandırmayı kendine rol biçtiği görülüyor.
 
En büyük 20 ekonomi içinde olmakla övünen Türkiye’de, 2017 yılında hala kadınlara ve çocuklara şiddet, ensest, tecavüz, yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişememe ve ölüm düşüyor.
 
Onlara soruyoruz;‘Mağazalarda ambalajı açılmış teşhir ürünleri hep yarı fiyatına satılır.. Anlayana’’yazan,‘’Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil” fetvası veren müftülere mi nikah kıyma yetkisi vereceksiniz?
 
Müftülere verilen nikah kıyma yetkisinin %40 oranlara ulaşan ensest vakalarına, çok eşli evliliklere, kadına yönelik şiddet sonrası elini kolunu sallayarak gezen zanlılara karşı hiçbir çözüm olmayacağı aksine mevcut baskı ve istismarı arttıracağı bizler açısından çok nettir. Bu düzenlemeler bir ihtiyaca cevap vermediği gibi, inancı, düşüncesi mevkisi ne olursa olsun kadınların mevcut hiçbir sorununa da çözüm olmayacaktır. Düzenlemenin vaat ettiği daha güvencesiz, daha yoksul ve daha az özerk kadınlardır.
 
Kadınları, LGBTİ’leri ve çocukları etkileyecek politikalar elbette bununla sınırlı değil. Eğitimde, istihdamda yapılan birçok düzenlemenin kadın düşmanı bu bakışın bir parçası olduğunun farkındayız. Ensar Vakfının Kuran kurslarında çocukların sistematik olarak tecavüze uğradığının açığa çıkmasından çok değil birkaç ay sonra Milli Eğitim Bakanlığı Ensar Vakfıile protokol imzalamış ve vakfın organize edeceği faaliyetlere çocukların katılımını bizzat teşvik edeceği öğrenilmiştir.
 
Müftülere nikah yetkisi verilen yasa tasarısı içte ve dışta sürdürdükleri savaş politikalarından bağımsız ele alınamaz. Kadınların en az 3 çocuk daha fazla asker doğurması açıklamaları yapan saray rejiminin daha fazla dindar, daha fazla kindar daha fazla kul ve köleye ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.
 
Müftülük Yasası olarak bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı bu haliyle geçemez! Çünkü:
1.      Müftülüklere nikâh yetkisi, eşitsizliğin garantisi:Tasarının yasalaşması durumunda evlendirme işlemi için müftülüklerin yetkilendirilmesiyle çoğu kadın evlenmek için olsun, ailede sorun yaşayınca olsun kadın-erkek eşitsizliğini doğal sayan, erkeklerin çıkarına olacak şekilde dini referansları temel alan, kadınların boşanmaması gerektiğini savunan bir kuruma başvuruyor olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal politika alanından ve medeni haklarımızla ilgili konulardan çekilmeli, evlendirme işlemi ve psikolojik danışmanlık için yetkili kılınmamalıdır.
 
2.      Çocuk yaşta evlendirme cinsel istismardır; kesinlikle engellenmeli, açıkça suç olarak düzenlenmelidir: Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikte “sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır” şeklinde bir ibare bulunuyor. Aslında bu ibare şu anda yürürlükte olan kanunda da mevcut ve çocukların nüfusa kaydedilebilmesi önemli; ama sözlü beyan cinsel istismarın üzerini örtmenin bir yöntemi haline gelebiliyor. çocuk yaşta evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi ve sözlü beyanın çocukların cinsel istismarının üzerini örtmeye yönelik olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılması bakımından araştırılması şart.
 
3.      Muğlak bir ‘genel ahlak’ şartı sadece kadınlara zarar: Zaten evlilik yoluyla vatandaş olmak için “evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama” ve “kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme” şartları hâli hazırda kadınların aleyhine uygulanırken bir de “genel ahlak” gibi iyice muğlak bir şartın eklenmesi kabul edilemez.
 
4.      ‘Soyadında kolaylık’ bile yine eşitsiz: Neden kadınlar evlenirken kendi soyadlarını muhafaza etmek için hâlâ mahkemeye gitmeli? Bu da diğerleri gibi kadınların lehine olacak şekilde kolaylaştırılmalı.
 
Mağdur Hakları Yasa Tasarısı bizler için önemli ve burada dile getirdiğimiz önerilere göre yapılacak değişiklikler sayesinde hayatlarımızı olumlu yönde etkileyecek bir yasa ortaya çıkabilir. Ancak içinde bulunduğumuz OHAL yönetiminde tüm bu mekanizmaların işleyişi neredeyse tamamen durmuşken ve yasalardaki muğlaklıklar uygulamada genellikle bize zarar olarak dönerken aşağıda saydığımız meseleler dikkate alınmazsa bu tasarı biz kadınlar lehine sonuç vermeyecektir, çünkü:
1.      Şiddetin kadın-erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğunu görmezden gelen bir Mağdur Hakları Yasası, şiddet karşısında kadınları güçlendiremez, şiddetin önünü alamaz: İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınlara özel, güçlendirici ve koruyucu yasal düzenlemeler yapılmadan, bitmek bilmeyen kadın cinayetleri ve şiddet engellenemez. Bu da biz kadınlara, şiddet alanında ve kadınların hakları için yıllardır çalışan kadın örgütlerine sormadan gerektiği biçimde yapılamaz.
 
2.      Resmi şikâyette bulunmayana hak ve hizmet yok: Özellikle tasarı kapsamında açılması planlanan ‘cinsel suç mağdurlarına yönelik özel merkezlerdeki hizmetler – ileride mağdur istediği takdirde başlatılacak bir adli süreçte kullanılmak üzere delil toplayarak – savcılığa ifade vermek zorunda bırakılmadan, yani bir soruşturma veya kovuşturma olmadan da sağlanmalı. Ayrıca sayılan suçlar kapsamına girmeyen ama kadınların hayatını etkileyen taciz, ısrarlı takip, psikolojik şiddet vakaları için de geçerli kılınmalıdır.
 
3.      Kadınların can güvenliği erkeklere mali külfetten daha önemsiz olmasın diye çocuk teslim sürecinde kararı kadınlara bırakın: Özellikle teslim adresi ve teslim sırasında bulunup bulunmama kararı, bundan dolayı zarar görebilecek kadınlara bırakılmalıdır. Ayrıca çocuk teslimi için öngörülen süreç geçecek zaman açısından son derece muğlak. Planın ne kadar sürede hazırlanacağı, aile hakiminin onayının ne zaman alınacağı, taraflar plana uymuyorsa zorla yerine getirmenin ne kadar zaman içinde gerçekleştirilmesi gerektiği açıkça belirtilmediği sürece bu, ‘kadınların hayatını zorlaştıran bir yasa daha’ olmaktan öteye gidemez.
 
4.      ‘Haksız fiil’ maddesi kadınların maddi yardıma erişimine engel: Mağdurun haksız fiilinin maddi yardımın reddi gerekçesi sayılması şiddete uğrayan kadınların kolaylıkla maddi yardımdan yoksun bırakılması anlamına gelebilir. Haksız fiilin sınırları net bir biçimde belirlenmedikçe kadınların zararına uygulanması engellenemediğinden bu ve tasarıdaki tüm muğlak ifadeler açıkça tanımlanarak tekrar düzenlenmelidir.
 
Bize sorulmadan yapılan, ihtiyaçlarımızı taleplerimizi ve mücadelemizi görmezden gelen yasa tasarılarını kabul etmiyoruz. 1 ve 2 Ekim’de sokaklarda olacağız. 1 Ekim’de saat 15:00’da Sakarya Meydanında 2 Ekim’de saat 10:00’da Meclis önünde ‘hayatlarımıza sahip çıkıyoruz’ diyeceğiz. Bütün kadınları bu yasanın meclisten geçmesine izin vermemek için bir arada olmaya ses çıkarmaya çağırıyoruz
Hayatlarımıza sahip çıkıyoruz.
Sendika.Org

Son Haberler

İlgili Haberler