6.4 C
Almanya
Perşembe, Mart 28, 2024

İzmir Barosu’ndan AİHM açıklaması

İzmir Barosu, “AİHM’in açık hükmüne rağmen, yürütmeden sorumlu makamların kararı uygulamak zorunda olmadıklarına dair açıklamalarını” endişeyle izlediğini ifade etti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),tutuklu bulunan eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili kararını açıkladı. Kararda, Demirtaş’ın tutukluluğuna son verilmesi gerektiği bildirildi.

İzmir Barosu AİHM kararının ardından yaptığı açıklamada, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar kanadından gelen “karar bizi bağlamaz” açıklamalarını eleştirdi.

Açıklamada kararın uygulanması için bir çağrıda bulunularak, “İzmir Barosu, ülkemizin evrensel insan haklarına saygı, uluslararası yükümlülüklere riayet ve bir parçası olduğumuz Avrupa Konseyi sistemine uyum yönündeki sorumluluklarını yerine getirmesini beklemekte ve devlette devamlılığın esas olduğunu hatırlatarak yetkilileri hukuk devletinin gereklerini yerine getirmeleri için göreve çağırmaktadır” dendi.

Baro’nun açıklaması şöyle:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bugün sonuçlanan 14305/2017 sayılı “Selahattin Demirtaş – Türkiye” yargılaması neticesinde, başvurucunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5/3. maddesinin, 5/3. madde ile bağlantılı olarak Sözleşme’nin 18. maddesinin ve Sözleşme’nin 1 numaralı Protokolünün 3. maddesinin ihlal edildiğine dair başvurusunu haklı bularak, bu maddeler için ihlal kararı vermiştir. Mahkeme ayrıca söz konusu kararında,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başvurucunun tutukluluk halinin sonlandırılması için gerekli tüm önlemleri alması ve söz konusu tutukluluk haline son vermesi gerektiğine oy birliği ile hükmetmiştir.

İzmir Barosu, bahse konu açık hükme rağmen, yürütmeden sorumlu makamların bu kararı uygulamak zorunda olmadıklarına dair açıklamalarını endişeyle izlemektedir.

Anayasamızın 90. maddesine göre,usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Ve yine usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır. Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesi, sözleşmeci yanların taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ettiklerini açıkça ifade etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası bir sözleşme ile bağıtlandığı bu kurala uymaması,ülkemiz aleyhine çok ciddi sonuçlar doğurabilecek niteliktedir.

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti, 1949 tarihinden beri Avrupa Konseyi üyesi olup AİHM’ye bireysel başvuru hakkını 1987’de, AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini 1990’da kabul etmiştir. Bireysel başvuru hakkının kabul edildiği 1990 yılından beri, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir AİHM kararını uygulamadığı vaki değildir.

İzmir Barosu, ülkemizin evrensel insan haklarına saygı, uluslararası yükümlülüklere riayet ve bir parçası olduğumuz Avrupa Konseyi sistemine uyum yönündeki sorumluluklarını yerine getirmesini beklemekte ve devlette devamlılığın esas olduğunu hatırlatarak yetkilileri hukuk devletinin gereklerini yerine getirmeleri için göreve çağırmaktadır.

Tüm kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”

Demirtaş’tan ilk açıklama

Diğer yandan AİHM’nin ‘Serbest bırakılmalıdır’ kararı verdiği Selahattin Demirtaş tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden yazılı açıklama yaptı.

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kendisi hakkındaki kararı üzerine, “Mahkemelerin çok ağır ihlaller yaptığı, AİHM kararıyla kesinleşmiştir. Yargılandığım davalar ve isnatlar tümden çökmüştür” dedi.

AİHM’in tutukluluğu nedeniyle hak ihlaline uğradığına karar verdiği Demirtaş’ın, avukatları aracılığıyla yaptığı yazılı açıklama şöyle:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği bu kararla birlikte, siyasi rehine pozisyonum hukuken tescil edilmiş oldu. İlk günden beri söylediğimiz gibi, HDP’ye yapılan operasyon, tutuklanmamız ve yargılanmamız hukuki değil, siyasi gerekçelerle yapılıyordu.

Yargılandığım davalar ve isnatlar tümden çökmüştür. AYM dahil, bizim hakkımızda bu süre zarfında yasa dışı karar veren bütün mahkemelerin çok ağır ihlaller yaptığı, AİHM kararıyla kesinleşmiştir.

Siyasetin yargı üzerinde kurduğu yeni vesayet, hem demokrasi hem toplumun geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Maalesef ki, yürütmenin başı sıfatıyla açıklama yapan Cumhurbaşkanı halen ve bu mahkeme kararına rağmen hukuku, kanunu ve Anayasa’yı tanımayacağını ifade edebilmektedir. Bu benim şahsımla ilgili bir mesele değil, AİHM kararında temsil edildiği gibi bütün Türkiye toplumu ve demokrasi açısından çok vahim bir durumdur.

Hukuk ve adalet mücadelemiz her koşulda devam edecektir. Haklı bir mahkeme kararı olmadan iki yıldır burada tutuluyor olmama rağmen demokrasiye, barışa ve adalete olan inancımı asla kaybetmedim. Bu konuda en büyük umut kaynağım da halktır, halkın mücadelesidir.”

Son derece önemli ve ciddi sonuçlar içeren bu mahkeme kararını, zorlu bir hukuki mücadele neticesinde ortaya çıkaran bütün avukat arkadaşlarıma, partim HDP’ye ve dayanışma içerisinde olan bütün halkımıza en içten teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.

birgun.net

Son Haberler

İlgili Haberler