8.6 C
Almanya
Perşembe, Nisan 25, 2024

Hessen’in 70 yılı: Son 55 yılda Türkler de var

gursel-koksalGÜRSEL KÖKSAL
Hessen eyaletinin 70’nci yıldönümü kutlandı. 2016 yılı aynı zamanda Türkiye’den Almanya’ya işgücü göçünün de 55’nci yılı. Güney Avrupa ülkelerinden diğer “misafir işçiler”in gelişi ise ondan önceki yıllarda başlamıştı. Yani, Hessen, Almanya’nın batısındaki diğer eyaletler gibi, kuruluşunun en geç 15’nci yılından itibaren “göç alan” bir ülke olmaya başladı. Tabii ondan önce de, başka yerlerde olduğu gibi burada da çeşitli göç hareketleri yaşanmıştı.. Ama 60’lı yıllardaki işgücü göçü öncekilerden daha farklıydı. Savaşta büyük yıkım yaşayan Hessen kentlerinin yeniden inşaası, büyük bölümü Frankfurt çevresinde olmak üzere sanayii yatırımlarının “misafir işçi”ye ihtiyacı vardı. Böylece Hessen de yüzbinlerce “misafir işçi”nin, ailelerini de getirerek göçmenleşmesiyle bir “göç ülkesi” oldu. Bu nedenle Amerikalılar’ın savaştan sonra kurduğu “Hessen Devleti” 70 yıllık tarihinin en azından son 55 yılı “göç”ün de tarihi anlamına geliyor.
Günümüzde Hessen’in 6 milyonu aşan nüfusunun dörtte biri de göç kökenli. Nüfusu 1.63 milyonu aşan göç kökenli “Hessen”liler içinde en büyük grubu da Türkiye’den gelenler oluşturuyor. Son istatistiklere göre henüz Alman vatandaşı olmamış, ancak bunun için gerekli koşullara sahip göçmenlerin yaklaşık 150 bini Türkiye’den.

ALMANYA’NIN TÜRK KÖKENLİ İLK BELEDİYE BAŞKANI

Türkiye’yle Almanya arasında işgücü mübadelesi anlaşmasının ardından (1961) anlaşmasının ardından Hessen’in birçok kent ve kasabası, Almanya’ya gelen onbinlerce Türk’e yeni vatan oldu. Almanya’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da Türkler, 55 yıllık göç süreci içinde toplumsal yaşamın birçok alanında etkin hale gelip, kalıcılaştılar.
Binlercesi Alman vatandaşlığına geçerek, resmen Hessen’li oldu. Fabrikalardan, bankalara, döner büfelerinden, lokantalardan tiyatrolara günlük yaşamın hemen her alanında artık Türkler de var. Üniversitelerde, meslek öğrenim okullarında binlerce Türk genci öğrenim görüyor. Örneğin Almanya’da Türk kökenli ilk belediye başkanı Hessen’in Heusenstamm kentinde seçildi. Eyalet Meclisi’ne Türkiye kökenli ilk milletvekilleri ilk kez 2008 yılında seçildiler, bu sayı şu anda 4’e çıkmış durumda. Birçok yerel yönetim kurumunda Türk kökenli politikacılar da var.
Türklerle Almanlar arasında, son yarım yüzyıl içinde dört kuşak boyunca kurulan ilişkiler çok yönlü. Tabii sorunlar da var…
70_jahre_hessen_170 yıl kutlamalarının Hessen’deki Türkler açısından ne anlama geldiğine yanıt ararken, bu ilişkilere de bir göz atmak gerekiyor. Tabii kişinin nereden baktığına bağlı, olarak bu konudaki değerlendirmeler de farklı oluyor. Örneğin Eyalet Milletvekili İsmail Tipi, bu tarihi iyimser bir bakış açısıyla değerlendirenlerden… Şöyle diyor: “Hessen’in 70 yılık tarihinin 55 yılına Türkiye’den gelen insanlar da yön verdi. Eyaletin demokratik ve ekonomik yapısına katkıda bulunan Türk ve diğer göçmenler „Hessenlilik“ anlayışına yeni bir değer kattılar.“
Öte yendan hem geçmişi daha iyi değerlendirmek, hem de ileriye doğru daha sağlam adımlar atabilmek için eleştirel bir bakış açısı da gerekli. Örneğin Eyalet Milletvekili Mürvet Öztürk’ün yaptığı gibi. Öztürk, “Yaşgünü kutlamaları” vesilesiyle sorularımızı yanıtlarken, “çifte vatandaşlığa karşı imza kampanyası” ve “NSU skandalı’nın Hessen boyutları”na dikkat çekti. Türk toplumunda ciddi travmalara neden olan bu olaylardaki rolü nedeniyle, iktidardaki CDU’nun Türk toplumundan özür dilemesi gerektiğini savundu. Daha iyi bir gelecek için de çözümün “farklılıkların zenginlik olarak” görülmesinden geçtiğini vurguladı.
Tabii CDU’dan Öztürk’ün beklediği özür gelmeyecek… O nedenle bunların üzeri örtülerek de ortak gelecek kurulması çok zor. En iyisi unutmamak, 70 yıl kutlamaları gibi vesilelerle de yeniden hatırlamak…

HATIRLIYORUZ

1999’daki eyalet seçimleri öncesinde Roland Koch liderliğinde CDU, yürüttüğü “çifte vatandaşlığa hayır!” kampanyasıyla çok başarılı olmuştu. Bundan bir yıl önceki federal seçimlerde Gerhard Schröder ve Joschka Fischer liderliğindeki sosyal demokrat-yeşil ortaklık, Helmut Kohl liderliğindeki Hıristiyan demokrat-liberal cepheyi yenilgiye uğratmış ve iktidara gelmişti. Schröder ve Fischer hükümetinin ilk hedeflerinden biri de uzun yıllardır beklenen “vatandaşlık reformu”nu gerçekleştirip, Almanya’ya çifte vatandaşlığı mümkün kılan bir modern vatandaşlık yasasına kavuşturmaktı. Bu konuda büyük ilerleme sağlandı. Yasa tasarısı Federal Meclis’ten geçti. Ancak muhalefete geçmiş olan Hristiyan birlik partileri, buna karşı bir imza kampanyası başlattılar. En yoğun olarak da eyalet seçimlerine gitmekte olan Hessen’de yürütüldü bu kampanya. Kamuoyu yoklamalarına göre Hıristiyan demokratların, geleneksel olarak sosyal demokratların güçlü olduğu Hessen’deki bu seçimlerde başarılı olma şansı çok düşüktü. Ancak, kampanyayla birlikte durum değişti. Sonunda Koch’un liderliğindeki CDU seçimi kazandı, liberallerle koalisyona girerek Hessen’de iktidara geçti. Vatandaşlık reformu da yasa tasarısındaki çifte vatandaşlığa olanak sağlayan hükümler çıkarılıp, çifte vatandaşlığı yasaklayan hükümler girdikten sonra, yani büyük bir eksiklikle gerçekleştirildi.

NSU SKANDALI VE HESSEN

Aradan uzun bir zaman geçti, bu kampanyanın neden olduğu yaralar kabuk bağlayıp, iyileşmeye doğru giderken, NSU skandalı yaşandı. Hessen’in şimdiki Başbakanı o dönem İçişleri Bakanı’ydı ve onun aşırı sağ teröristlerle istihbarat örgütü arasındaki ilişki kuşkusunun kendi polisi tarafından soruşturulmasına engel olduğu ortaya çıktı. Bunun en azından “çok yanlış” bir karar olduğunu aradan 5 yıl geçtikten sonra bile kabul etmiyor.
Ama geçmiş sadece sosyal travmalara neden olan bu olaylarla dolu değil…
Hessen’deki Türklerin tarihi, Türklerle Almanlar arasındaki tarihin bir parçası… İstenirse yüzyıllarca geriye de gidilebilir. Örneğin bugünkü Hessen topraklarındaki ilk Türkleri ararken, 450 yıl önce, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Frankfurt’a, buradaki imparatorluk törenine katılma üzere bir heyet gönderildiği bilgisine rastlıyoruz. İstanbul’dan Frankfurt’a daha önce de heyet gönderildiğini söyleyenler de var.
Ama fazla uzağa gitmeye de gerek yok. Frankfurt’taki Başkonsolosluk, Türkiye’nin Almanya’da açılan temsilciliklerinden. Frankfurt ve Hessen’in diğer üniversiteli kentleri, 1960’lardaki işgücü göçünden önce de buralara öğrenim için gelen Türklere ev sahipliği yapmıştı. Türkiye de Hitler döneminde, Almanya’nın diğer yerlerinden olduğu gibi Hessen’den de kaçıp gelen bilimadamlarına, sanatçılara kucak açmıştı. Prof. Dr. Ernst Eduart Hirsch ve Paul Hindemith gibi …
Hessen’in 70’nci yagünü burada yaşayan Türkler için ne anlama gelebilir? Türkiye kökenli göçmenler de “Hessen”li olabilir mi?
Bu soruların yanıtlarını, Hessen Eyalet Meclisi’ndeki milletvekillerinden Mürvet Öztürk, Turgut Yüksel ve İsmail Tipi’den aldık…

vekiller

KÖKENLERİ TÜRKİYE’DE OLAN HESSEN MİLLETVEKİLLERİ

Hessen Eyalet Meclisi’ne seçilen Türkiye kökenli ilk milletvekillerinden biri Yeşiller’den Mürvet Öztürk idi. 2008’den bu yana üç kez Yeşiller partisi adayı olarak seçilip, Meclis’e giren Öztürk, 2015 yılında partisinin meclis grubundan ayrıldı. Şu bağımsız milletvekili olarak temsilcilik görevini sürdürdüyor.
Büyük bir bölümü Avrupa Hürriyet’te olmak üzere Almanya’da uzun yıllar gazetecilik yapan İsmail Tipi de, 2010 yılından bu yana Hıristiyan Demokrat Birlik’ten (CDU) Hessen Eyalet Meclisi’nde milletvekili..
Hessen’deki Türkiye kökenli politikacılar arasında en uzun süredir çeşitli düzeylerdeki meclislerde yer alan sosyal demokrat Turgut Yüksel de Eyalet Meclisi’ne ilk kez 2008’de seçilmişti. Yüksel, ondan önce de uzun yıllar Frankfurt İl Genel Meclisi’nde SPD Grubu’nda yer almıştı.
3 vekilin sorularımıza verdikleri cevaplar ise şöyle:

– Hessen eyaleti 70 yaşında. Bu sizin için ne anlama geliyor?

murvetÖZTÜRK: Önce Hessen Eyaletin´de 70’nci yaşını kutluyor, uzun ömürler diliyorum. Siyasi denklemlerle ele aldığımızda 70’in genç bir yaş olduğunu söyleyebiliriz. Daha çok şey öğrenmesi gerekiyor. Gelişerek, farklılaşarak, farklılıkları zenginlik olarak görerek ilerleyebilir. Türkiye kökenli ilk milletvekili olarak seçildiğim 2008 yılından beri görevimi sürdürüyorum. Bu benim açıdan önemli bir başarı, ancak göçmenlerin Meclis’te temsili açısından bakıldığında çok geç kalmış bir gelişme. Aslında 1990 yılların başından beri Meclis’te Türkiye kökenli milletvekileri yer alabilirdi ve bu olmalıydı. Tabii artık geleceğe bakmak gerekiyor. Şu an Meclis’te Türkiye kökenli 4 milletvekili olması da güzel bir şey.

TİPİ: Özgürlük, hürriyet, demokrasi ve hukuk devleti kurallarının „hoşgörü toplumu“ ve „hoşgeldin kültürü“yle birleştiği, insanların kardeşçe birarada yaşadığı bir eyalet anlamını taşıyor. Almanya’nın göbeğinde, ülkenin ekonomi motoru olan Hessen’de yerli ve göçmen toplum, iç huzur ve iç barışın en güzel örneğini oluşturuyor. Hessen’de „önce insan“ anlayışı, eyalet hükümetinni temel siyasi ilkesini oluşturuyor.

YÜKSEL: Temelinde demokratik, hukuk devletinin olduğu bir yaşam anlamına geliyor. Savaşın olmadığı, yerleşik demokrasinin sağladığı sorumsuz bir toplum. 70’nci yıldönünümün sembolik bir değeri var.

SORU: Bu 70 yılın 55 yılını Türkiye kökenli göçmenler de yaşadı. Sizce göçün 55’nci yılında, göç kökenli ya da değil, burada yaşayan tüm insanlar açısından ortak bir “Hessenli”lilik kültürü oluştu mu?

ÖZTÜRK: Ortak bir “Hessenlilik” kültürü oluşmuştur. Aslında Roland Koch liderliğindeki Hessen CDU’sunun 1999 yılında çifte vatandaşlığa karşı yürüttüğü kampanya olmasaydı, insanlar kendilerini daha Hessen’li hissederlerdi. Hessen’in büyük bir siyasi ayıbı olarak tarihe geçen o kampanya, buradaki Türkiye kökenli insanları kırdı, kendilerini dışlanmış hissetmelerine neden oldu. Bence Hessen CDU’sunun bu konuda Türkiye kökenli Hessenliler’e bir özür borcu var. Ayrıca NSU cinayetlerinin gölgesi de halen Hessen eyaleti üzerinde… Sağcı terör grubunun saldırılarıyla hayatlarından olan Enver Şimşek ve Halit Yozgat da Hessen’liydi. Şimdiki Hessen Eyalet Başbakanı’nın bu konuda da bize bir özür borcu var. 70’nci yaşgünü kutlarken elini taşın altına koyması ve ülkenin karanlık günlerini de anması gerekir.

ismailTİPİ: Hessen’in 70 yılık tarihinin 55 yılına Türkiye’den gelen insanlar da yön verdi. Eyaletin demokratik ve ekonomik yapısına katkıda bulunan Türk ve diğer göçmenler „Hessenlilik“ anlayışına yeni bir değer kattılar. Hessen’de „Hessenli olmak isteyen herkes Hessenli“ kabul ediliyor. Bu açıdan bakıldığında Hessen’de yaşayan göçmenlerin büyük çoğunlugu kendini Hessen’li kabul ediyor. Yaklaşık 6.1 milyon nüfuslu eyaletin yüzde 27’sini oluşturan 1.6 milyon göçmen, huzur ve refah ortamını paylaşıyor. Kamuoyu yoklamalarına göre göçmenlerin yaklaşık yüzde 75’i „Hessen’de yaşamaktan çok mutluyum“ diyor.
Hükümet bu vesileyle 70. yılın anısına zengin bir program hazırladı. 150’den fazla etkinliğin düzenlendiği kutlamalarda Türk kökenli konuşmacı ve gruplar da yer aldı. „Tarihin Tanıkları“ programı kapsamında ülkenin çeşitli alanlarına yön veren Türk kökenliler de kendi tecrübelerini, örneğin okullarda öğrencilere anlattılar. 70. Yıl şenlik ve kutlamalarına kalabalık bir göçmen topluluğunun iştirak edeceğine, „yeni vatan“ Hessen’e sahip çıkacaklarına inanıyorum.

YÜKSEL: Hessen’de yaşayan yabancılar da bu demokrasiden pay alıyor, yararlanıyor. Ancak Türkiye kökenli insanlarımızın buradaki gelişmelere genellikle ilgisiz kaldığını görüyoruz. Elbette Türkiye’deki gelişmeler de çok önemli. Ancak Türkiye’ye gösterdikleri duyarlılığı, buradaki yaşamda göstermeleri, ortak geleceğimiz için daha iyi olacak.

SORU: 10 yıl sonra, 80’nci yaşgünü kutlanırken, göçmen kökenli Hessen’liler için nasıl bir ülke özlüyorsunuz?

ÖZTÜRK: 80´inci yaşgününde Eyalet Meclisi’nde 10´dan fazla Türkiye kökenli milletvekili olmamızı arzuluyorum. Soysal adaletin gerçekleştirilmesini, Türkiye kökenli insanların şartsız kabul ve saygı görmelerini arzularım. Ayrıca Türkiye kökenli gençlerin bu eyaleti kendi vatanları olarak benimsemelerini ve burada kendilerini yabancı değil, yerli olarak hisetmelerini arzularım. Eyalet hükümetinin başında Türkiye kökenli bir kadının başbakan olmasını arzularım.

TİPİ: Hessen Eyaleti’nin 80. yılında tamamen „önyargısız“ bir toplum düşlüyorum. Özellikle yeni nesil gençlerin „yerli ve yabanci ayırımı“ gözetmeksizin, sırt sırta daha iyi bir gelecek, daha insancıl bir Hessen için güçbirliği yapmalarını düşlüyorum. 2026 yılında daha fazla göçmen gencin Hessen’in kültürel, ekonomik ve siyasi yaşamına, daha yoğun biçimde yön vermesini umut ediyorum. Eyalet Meclisi’nde çesitli partilerden milletvekilerinin sayısının artmasını, hatta bakanlar kurulunda yer almalarını temenni ediyorum.

turgutYÜKSEL: Öncelikle Almanya’da yaşayan herkesin, hiç olmazsa yerel seçimlere katılma hakkının sağlanmasını isterim. Tabii ki bunun için federal düzeyde anayasal değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ayrıca seçme hakkı için yaş sınırının 16’ya indirilmesini, böylece gençliğin seçimlere daha aktif olarak demokratik süreçlere katılmasını isterdim. Yine tüm çocukların ve gençlerin, çocuk yuvasından yüksek ünivesite dönemine kadar eğitim ve öğrenim sürecinin tamamen ücretsiz olmasını isterim. Eğitim ve öğrenimde ebeveynlerin maddi durumundan bağımsız olarak tüm çocukların ve gençlerin devletin sağladığı fırsat eşitliğinden yararlanmasını isterim. Demokrasinin okullardaki eğitimin bir parçası haline getirilmesini, anayasal temel hakları tüm öğrencilere öğretilecek şekilde ders programlarında yer almasını isterim. Göçmenlerin de içinde bulunduğumuz ülkenin temel demokratik değerlerini kendi yaşamlarının bir parçası olarak içselleştirebilmesini isterim.

Son Haberler

İlgili Haberler