ŞİNASİ DİKMEN
2002 yılında Almanya’nın büyük şehirlerinin birinde çok tanınmış bir ailenin 12 yaşındaki oğlu, 20 yaşında bir genç tarafindan kaçırıldı ve kaçıran, zengin aileden 1 milyon euro fidye istedi. Kaçırma olayından 15 yıl sonra çocukları kaçırılan anne ve babayla tanıştım. Aklıma emniyet müdür yardımcısının o günlerde mahkemeye verilmesi geldi. Olay şu;
Polis 12 yaşındakini kaçıranın izini çok çabuk buldu ve kaçıranı içeri aldı. Kaçırılan, kaçıran tarafından gaddarca öldürüldüğü için mahkemece ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Hukuki olarak buraya kadar anlatılan açık: Suç ve Ceza.
Ömür boyu hapis cezası verilen 20 yaşındaki genç, kendisini sorgulayan komiseri ve onun şefi olan emniyet müdür vekilini mahkemeye verdi. Yani mahkeme tarafindan müebbete mahkum edilen çocuk katili, kendisini sorgulayan emniyet müdür vekilini ve onun yardımcısı komiseri mahkemeye verdi. Mahkeme, müdür yardımcısı ve komiseri suçlu buldu, işledikleri suçtan dolayı iki polis yetkilisine de hapis cezaları verildi, şimdiye kadar herhangi bir suçları olmadığı için bu hapis cezaları para cezasına çevrildi.
Mahkeme tarafından suçlu bulunarak ömür boyu ceza verilenin suçlamaları mahkeme tarafından ciddiye alındı. Müebbet suçu kesinleşen çocuk katilinin iddiasına göre Emniyet müdür yardımcısı sorgulamada, „Eğer doğruyu söylemezsen sana öyle bir eziyet ederim ki feleğin şaşar“ diye onu korkutmuş. „Seni dev gibi iki siyahi ile ayni hücreye atarım“ demiş. Dikkatinizi çekerim, eziyet çektirmemiş, çektirmekle korkutmuş. Emniyet müdür muavinin not defterlerinde çocuk katilini, hukuk devletinde olmaması gerektiği şekilde sorguladığını belirten kendi eliyle yazdığı notları bulunmuş. Amacı, kaçırılan çocuğun en kısa zamanda sağlıklı olarak bulunmasıymış. O anlar henüz kaçıranın, kaçırılanı kaçırdığı gün öldürdüğü bilinmiyormuş. Hakim hem emniyet müdür vekilini, hem de sorgulamada görevli olan baskomiseri, hukukla bağdaşmayan insan onurunu küçülten davranışlarından dolayı birini günlüğü 120 € olan 90 günlük, diğerini 60 günlük para cezasına çarptırmış.
Böyle hakim ve hakimlerin olduğu bir ülkeye FAŞİST demek büyük bir haksızlık. Ben kendi ülkemde de böyle hakimlerin olabileceği umudumu yitirmemek için HAYIR diyorum. Ben kendi polisime-savcıma ve hakimime aynı güveni duymak istediğim için HAYIR diyorum. (14 Mart 2017)