Emekli Tümgeneral Cem Gürdeniz, denizler ve mavi vatan konusunun siyaset üstü ele alınması gerektiğini söyledi. Cem Gürdeniz, Frankfurt’ta Hessen Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konuğu oldu. Gürdeniz, “Osmanlıyı parçalamaya gelenlerin, denizlerden geldiğine dikkat çeken Gürdeniz, “Osmanlının hatasını artık tekrarlamayalım. Bugün kullandığımız gazın, petrolün; cep telefonları için ihtiyaç madenlerin önemli bölümü artık denizlerin dibinde. Denizler bizim atar damarımız. Bunlar kesildiğinde soluk alamayız“ diye konuştu.
Hessen Atatürkçü Düşünce Derneği‘nin ‚Deniz jeopolitiğimiz ve Doğu Akdeniz‘ konulu konferansına katılan Gürdeniz konuşmasında “Osmanlı‘nın yıkılması denizdeki körlüktür. Güçlü bir donanma karşısında Girit geçilmezdi. Çanakkale‘ye ellerini kollarını sallayarak çıkamazlardı. Osmanlı‘da deniz sektörü yabancılara bırakılıyor. Cihan imparatorluğu denizde küçük bir imparatorluk bile değil. Abdulhamit gemileri 33 yıl Haliç‘e tıkadı. Osmanlıyı parçalamaya gelenler, denizlerden geldiler. Balkan Harbi‘nde onlar tek gemiyle bütün adaları aldılar“ iddialarına yer verdi.
Adalar silahlarla dolu
Türkiye‘nin güvenlik refahının vazgeçilmez bir şekilde denizlerle içiçe olduğunu savunan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz özetle şunları söyledi: „Coğrafyamız bizi deniz ülkesi yapar. Kullandığımız gazın, petrolün; cep telefonları için ihtiyaç madenlerin önemli bölümü artık denizlerin dibinde. Denizler bizim atar damarımız. Bunlar kesildiğinde soluk alamayız. 1964 yılında Akdeniz‘e inen donanma bir daha Ege ve Akdeniz‘i terketmedi. 90‘lardan sonra açık deniz donanmasına dönüştü. Balyoz kumpasının sebebi, emperyalistleri en çok rahatsız eden bizdik. Osmanlının hatasını artık tekrarlamayalım. Kendi savaş gemisini yapan 14 -15 ülkeden biriyiz. Türkiye milli denizaltısını inşaa ediyor. Montreux Boğazlar Sözleşmesi her koşulda devam ettirilmeldir. Kanal İstanbul buna zarar verir. Bugünkü yeteneğimiz olsa Bosna‘da kardeşlerimiz ölmezdi. Biz adaları devrettiğimizde silahsızlanma koşulu vardı. Limni‘de F16 üssü var, adalar silahlarla dolu. Bu uluslararası hukukun ihlalidir. Avrupa Birliği tüm resmi dökümanlarında Türk deniz yetki alanlarını 150 bin kilometre kare kadar kısıtlayan bir harita yer alıyor. Üç kıtaya geçişi kontrol eden ülkemiz, yeni ortaklıklarla kuşatılmak isteniyor. Bu kuşatma gerçekleşirse Avrupa Birliği ve ABD‘ye Doğu Akdeniz‘i açar, İskenderun Körfezi riskli sulara dönüşür. Artık 20 bin konteyner taşıyan gemiler var. Deniz taşımacılığı, limanlar çok önemlidir. Mavi vatana sahip çıkmak Mustafa Kemal‘e en büyük sadakattir“